|
 |
|
HİÇ KİMSE KENDİNİ PAHALI ZANNETMESİN HERKEZİN İNDİRİM GÜNÜNÜ BİLİRİM... |
|
|
|
SEN BENIM EKSILEN YANIMSIN |
|
|
|
|
|
 |
|
KADINLAR NE İSTER |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KADINLAR YATAKTA NE İSTER
Bu birkaç gün önce okuduğum bir yazının başlığıydı, o günden beri yanıtı üzerinde düşünüyorum. Bugün buraya bu konuda birşeyler yazmamda ise infuscoare'nin yalancının mumu adlı yazısının etkisi var. Girizgah burada bitiyor.
Kadınlar yatakta ne ister sorusunun yanıtını hafifin kadınları verir umarım bu yazının altına ahkam keserek. Benim niyetim, yatağımıza aldığımız erkeklere ne istediğimizi neden söylemediğimiz-söyleyemediğimiz üzerine bir fikir jimnastiği başlatmak.
Başlığını aldığım yazıdan alıyorum yine: Feminizmin onca kazanımına rağmen neden hala kadınlar için seks konusunda dürüst olmak bu kadar zor? "Hayır orgazm olmadım", "sevişmelerimiz öyle monoton ki", "oral seks yapmaktan hoşlanmıyorum". Neden bu kadar basit şeyleri bile söylemekten kaçınıyoruz? Kadınlar neden kendi cinsel tatminleri pahasına partnerlerininki için kul köle olurlar? Çünkü belki bizi terk etmelerinden korkuyoruz. Gidip oral seks yapmaktan hoşlanan bir başka kadın bulmalarından korkuyoruz. Partnerlerimiz bizi başka biri sansın istiyoruz. İlişki sürsün diye, evlenip çocuk yapalım diye bir sürü şeye katlanmaya hazırız çünkü....İyi yanıtlar doğrusu. Partnerlerimiz bizi başka biri sansın meselesiyle başlayayım. Şöyle bişiy var mesela: Bir yatılacak kadın vardır. Bir de tapılacak kadın. Erkekler yatılacak kadınlara aşık olup, tapılacak kadınlarla evlenirler. Yatıp da adamı yakacak ama sonunda atılacak kadınlar olmamak için, tapılacak icebergler haline gelenlerimizi düşünün. Cinsel hazlardan ömür boyu mahrum kadınlar. Buzdağının altındakilerden kendilerini ve partnerini mahrum eden kadınlar. Üstelik erkeklerin egoları kırılgandır biliriz: üstümüze çıkıp tepinirlerken aman da ne güzel orgazm taklidi yaparmışız biz...
Ya da mükemmel bir karışım için bkz: Sokakta hanımefendi, yatakta orospu. Yine erkeklerin kaygan zemin ereksiyonu-iktidarı meselesi. Orospudan zevk alması beklenmez. Zevk vermesidir esas olan. Zevk alıyormuş gibi yapan tabi yine en makbul olan.
Böylece kadınlar yatakta ne istiyorum sorusunu sormadan, yatakta benden ne isteniyor sorusuna verecekleri yanıtı cilalayıp dururlar.
Kendi adıma ilk gerçek orgazmımı tatmadan önce, bir kız arkadaşımın anlattıkları altında ezilip, yahu işte benimki de böyle birşey herhalde demişliğim vardır. Oysa hiç değilse bu konuşmadan sonra biraz keşfe zorlasaymışım kendimi ve partnerimi, deseymişim yok ben bu işten bişiy anlamıyorum diye. Ben yatakta ne istiyorum sorusunun yanıtını daha çabuk ve daha az meşakkatli bir şekilde öğrenirmişim bi kere. belki beni tatmin edemediğini öğrendiğinde kendine güveni sarsılacak hatta bu durum onu benden uzaklaştıracaktı ama -kendime bunu o zaman itiraf etmediysem de muhtemelen daha iyi bir seks umuduyla-, bir başka erkek için terk ettim onu bir süre sonra zaten. Üstelik dürüstlüğüm ona da yarardı. Kendini kandırmaktan vazgeçer, iyi sevişmenin, gerçek tatminin haz almak kadar haz vermekle ilgili birşey olduğunu keşfeder, hem kendi ah uh'larının haz skalasında ne kadar gerilerde olduğunu anlar, hem de hiç değilse bir sonraki partnerinin sahte orgazm gülücüklerine kanmazdı. (iki yazı konusu çıkar burdan: bir, kendi haz skalalarının üst basamaklarını hiç bilmeyen erkekler (malbeze erkekler?). iki, altlarında yatan kadının orgazm taklidi yaptığını az çok bilmelerine karşın bu durumla yüzleşme cesareti gösteremeyen erkekler. )
yine başlığa konu olan yazıdan alıyorum: Peki ya şu büyük penis takıntısına ne demeli? İçim yarılmış gibi hissettiren bir penistense, içime uygun boyutlardakini tercih ederim. ve açıkçası memelerimin mıncıklanmasından da hiç hoşlanmıyorum.
Bu mesele de önemli. Bir kere büyük penisli erkekler bu konudaki mitlerden dolayı partnerleri için zaten bulunmaz hint kumaşı sandıklarından kendilerini, berbattırlar yatakta. Foreplay bilmezler, çoğu durumda can yakarlar ama pek az kadın vardır partnerine hop dur bakalım diyen, çoğu hemen boşalsın diye dua eder ki acı bir an önce bitsin. İşte böyleee. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, kıssadan hisse.
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
ESMER |
|
|
|
|
|
 |
|
ÜZÜMLÜ |
|
|
|
|
|
|
dağından güneş aşıyor
üzümlü karakoluna mermi yağıyor
yaklaşan her canlıya mezar oluyor
neyini anlatayım üzümlü senin
bayrak tepe dedikleri askeriye değil
her tarafı terör yatağı
dalgalanıyor türkün bayrağı
neyini anlatayım üzümlü senin
kuzeyi ırak güneyi iran
her tarafı kokar barut kan
kurşunlar yağıyor burada
neyini anlatayım üzümlü senin
birgün duyulursa ölüm haberim
toprağa saçılır kanlı bedenin
ibret olsun benim kaderim
neyini anlatayım üzümlü senin
lanet okuyorum doğduğum güne
mutlu olmak hakkım olsa bile
ölüm soğuk ama kaçılmıyor
ne kadar pişman olursan ol diyor
neyini anlatayım üzümlü senin |
|
|
|
|
|
 |
|
BEDDUA |
|
|
|
|
|
|
Sana her gece dua ediyorum
Sevdiğim için değil,beter olasın diye
Allahımdan bir tek şey diliyorum bana çektirdiğin acıları sanada çektirsin diye,;
Geceleri göz yaşlarının yaş olarak değil kan olarak akmasını istiyorum
Benden gittiğine bir gün pişman olacaksın,
Çünkü benden çok seveni sen istesende asla bulamazsın
Pişman olacaksın aşk yolunda bir tek ben değil sende bir gül gibi solasın sende benim yandığım gibi yanasın sen de benim gibi her gece göz yaşı akıtasın
SENİN GİBİ KALP KIRINLAR BU DÜNYADA YAŞAMASIN KAYBOLSUN
Nefretlerim teker teker kaybolsun....
-----------------------------------
-----------------------------------
NEFRET
ayrıldık işte sevgilim seninle
herşeyi unutmak mümkünmü sence
hiç yoktan bu aşkı bitirdik diye
anılar pişmanlık getirmezmi bize
sen bir zalime ben bir zalime
düşmezmi kalbimiz binbir derlere
tertemiz aşkımıza kıydık diye
bundan sonra kader gülermi bize
anılar yolumuzu kezmezmi bizim
pişmanlık kapımızı çalmazmı bizim
bu aşkı siz nasıl yıktınız diye
hatıralar içimizi yakmazmı bizim
---------------------------------------
senden istediğim sadece sevgiydi.
sevdin ama belli etmedin.
oysa ki ben ilgi istedim
beni her görüşünde
sevgini hissettirmeni istedim
sen bunların hiç birii yapamadın.
bundan sonra hayatımdan ne sen varsın
nede kalbimdeki aşkın
ben seni çoktan unuttum
ama sen beni unutamayacaksın
istesende unutamayacaksın |
|
|
|
|
|
 |
|
AYRILIK |
|
|
|
|
|
|
Bir günün akşamüstüydü beni bırakıp gittiğin gün batımında sağanak
şekilde yağan yağmurun sesi beni rahatlatırken
senin söylediklerinde kulaklarımda yankılanıyordu... Herkes yağmurun
keyfini sürerken sen beni terk etmiştin
ne çaresiz ne yalnız kalmıştım değil mi?? Oysa ne çok sevmişim seni,
kendimi yalan sözlerle avuturken nasılda aşık olmuşum sana... Şimdi
yoksun yanımda, unuttun belki beni bugün ayrılığımızın ilk günü ama sen
ne kadar da çabuk sildin beni ben yine boynu
bükük kaldım, artık yalan sözler avutmuyor beni, inandıramıyorum
kendimi her günün akşamüstü, her güneşin battığı vakit tekrar
yaşıyorum seni... Yalnızlığın bu kadar zor olduğunu hiç tahmin
edememiştim... Terk edilmenin mi yoksa yalnız kalmanın mı acısı vardı
içimde?? Şimdi kim dinleyecek beni? Kim tutacak ellerimden?? Hayata
nasıl tekrar tutunacağım?? Şimdi düşünüyorum da ben seni
bu kadar çok düşünürken sen beni hatırlıyor musun hiç?? Sen benim
beynimi bu kadar meşgul ederken ben senin aklına
Geliyor muyum? Eğer ki bir gün, bir an aklına gelirsem sana
söylediklerimi hatırla... ''Ben senin yalnızlığını paylaşmak istiyorum,
yaslanmak istediğinde bi omuz olabilmek, sıcak bir el uzatabilmek
istiyorum...'' Sonra istersen sil beni aklından
ama sıcak bir ele hasret kaldığında, her yağmurlu günde, kendini
çaresiz hissettiğin her anda hatırla beni hatırla ve düşün
ben kaybettiğim sen içinde bu kadar çok şey kazanmışken sende
kaybettiğin şu koca aşka yan.!
Ama her şeye rağmen mutlu ol ve kimsenin seni üzmesine izin verme
eğer ki gittiğin yolda bir gün tek kalırsan arkanı dön ve bak
işte orada ben varım...
-----------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------
Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok.
Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum,
seninle konuşuyorum... Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım,
sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum... Cümlelerimi kısalttım,
kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda...
Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz
ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum,
imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor... Bir çocuk gibi
isteklerimi bastıramıyorum... Çalmayan telefonuma elim gidiyor,
sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum... Bende olan seni,
hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin
nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum...
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum!
Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı...
Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım
anılarım dışında... Isınabilmek için onlara sarılıyorum...
Anlamsız ve cevapsız sorular hıhzırca sırıtıyor, ben görmemeye
çalışıyorum... Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı...
Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini aç desem kapatacaksın
ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım
falıma... Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş
itiraf etti sonunda... Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil...
Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı,
kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini,
sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi,
dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de
hiç niyetin yoktu aslında... Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum...
Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi
ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş
gibi geliyor... Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi
bana...
Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde,
gecede, uykumda... Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi...
Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki?
Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana...
Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım... Ayak uyduramadım
yorgunluğuna... Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım...
Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın;
dokunuşlarında kendini bulan... Ama! En çok da imkânsızın oldum...
Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum... İnanamadığın, Yenemediğin,
üzerinden atlayamadığın korkuların oldum... Ağladığın, bağırdığın ya da
sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum...
Yüreğindeki kadın ben olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan
bir anı oldum... Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak
isterken
belki de hiçbir şeyin oldum... Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum?
Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim...
Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?
Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir mevsim yaşanan
ama bir ömür gibi gelen aşk... Kalbime henüz söyleyemedim gittiğini,
öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum... Seni halen
benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum...
Gittin! Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların
sonunda olması acıtıyor içimi... Suskunluğun en büyük silahındı,
suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan unutulmak...
Söylesene unutulmak kime yakışıyor?
Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor ...
Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak
sende daha güzel duruyor... Görüyorsun işte, aşk'a ve sana ihanet etmiyorum.
benim kırgınlığım aşk'a... Sen üstüne alındın...
|
|
|
|
|