|
 |
|
HİÇ KİMSE KENDİNİ PAHALI ZANNETMESİN HERKEZİN İNDİRİM GÜNÜNÜ BİLİRİM... |
|
|
|
SEN BENIM EKSILEN YANIMSIN |
|
|
|
|
|
 |
|
ERKEKLER HAKKINDA BİLİNMEYEN ÇOK SORULAN SORULAR |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
KADINLAR erkekler hakkında hep bilmedikleri yönler olduğundan şikayet ederler. Erkeklerin bekarken farklı, evli iken daha farklı olduklarını öne sürerler. Peki bu farklılık nereden kaynaklanmaktadır. Kadınlar, erkekleri gerçekten tanımıyorlar mı?.. Yoksa erkeklerin söyledikleri gibi erkeklerin bilinmeyen yönelir mi var? Eğer erkeklerin bilinmeyen yönleri varsa artık bunlar açığa çıkmış sayılır. Aslında erkeklerin bilinmeyen yönleri yoktur. Aslında ikili ilişkiler esnasında, duygularımız ön planda olduğu için kadın olarak karşımızdakini tanıma fırsatını pek bulamayız. Dünyanın neresinde olursanız olun kadınlar erkekleri iyi veya kötü bir şekilde yönlendirmeyi başarmışlardır. Erkeğini yönlendiremeyen kadınlar ise kendi hayatlarında da başarısız olarak nitelendirilirler
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
GERÇEK evlilik, teklifi olan evliliktir. Dünyanın neresine bakarsanız bakın evlilik teklifini her zaman erkekler yapmıştır. Adem (A.S) erkek çocukları kız çocuklarına evlenme teklifiyle başlamış ve ağırlıklı olarak devam etmiştir. Muhammet (S.A.V)'ede Hatice (R.A) ilk kadın olarak evlenme teklifinde bulunmuştur. Günümüzde de kadınlar erkeklere evlenme tekliflerinde bulunmuştur. Ama bu teklifler istisnalar grubunda yer almıştır. Dünya geneline bakarsanız, tüm evlilik tekliflerini çoğunlukla erkekler yapmıştır. Peki erkekler neden kadınlara evlenme teklifi eder?! Bu sorulara araştırmacıların ortak görüşü şöyle;
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Erkekler, duygularını kadınlar gibi saklamasını bilemez. Kısacası erkekler karşı cinse akıl yönüyle değil nefis yönüyle yaklaşmaktadır. Erkeğin bu şekildeki yaklaşması; Kadının güzelliği, cazibesi, seks paleritesi, bakımı ön planda yer alırken en son planda ise kadının akılcılılığı sıralaması yer almaktadır. Kadın ise erkekte, Maddi zenginliği, fikir üstünlüğü, cesareti, sert ama yumuşak oluşu, maceracılığını, giyimi ve en son seks paleritesini sırayla görmektedir.
Durum böyle olunca da, kadın her zaman karşı cinse olan ilgisini, bu şekilde değerlendirdiği için zaman içerisinde aktarmaktadır
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu zamana kadar da erkek hemen çözülmektedir. Dünya genelinde erkekler her zaman ilgi duyduğu kadına, önce birliktelik, sonra da uyumluluk gösterdiği zaman evlilik teklifinde bulunur. Aşk, sevgi ve Arzularının esiri olan erkekler ise hemen evlilik teklifinde bulunurlar. Evlenme teklifinde bulunamayan erkeklerde görücü usulüyle evlenme yoluna giderler.
Türkiye'de erkekler kızlara, arkadaşlık, sevgili ve beraberlik teklifinde bulunma konusunda cesaret sahibidirler. Ama lakin çapkın erkekler bile evlenme teklifinden kaçarlar. Durum böyle olunca da ailelere iş düşmektedir. Damat adayları, evlilik yolunda attığınız ilk ve en zor adım evlilik teklifi olduğunu düşüne bilirsiniz
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
KUR yapmak doğanın bir kanunudur. Bitkilerde dahil olmak üzere tüm canlılar karşı cinsine kur yapmaktadır. Doğa gereği güçlü görünenler zayıf olan dişilere karşı kur yaparlar. Aslanlar, oğlaklar, kuşlar, maymunlar vs. Güçlü olan dişilerde erkeklerine karşı kur yaparlar, örümcekler, pogo kuşları, kılıç balıkları, sürüngenlerin bazıları vs. kur yaparlar. Bitkilerde kur yaparlar, mevsimi geldiğinde bir çok bitki polenlerini rüzgarla dağılmasını sağlarken bu dönem içerisinde çiçeklerin aşırı koku saçmasına neden olur. Bu da bazı bitki bilimcilerine göre; bitkisel canlıların karşı cinse kur yapması olarak
nitelendiriyor. Kur yapmanın ana özelliği ya çiftleşmek veya birlikteliği sağlayıp yeni nesillerin oluşması için ortam sağlamasıdır. İnsanlarda karşı cinse kur yaparlar. Bunu kadınlardan çok erkekler yaparlar. Gözünü kaçırmadan ya da kaçırıp bakmalar, gülümsemeler, 'clark' çekmeler gibi... İşte erkeklerin yaptığı bir kaç kur çeşitleri;
-Arkamızdan ıslık çalanlarsa, 'ciddi' niyetleri olmadığını gösterir. Yalnız değilken ıslık çalarlar, o da beğeni ölçüsünü yanındakine göstermek için yapılır.
-Bazı erkekler ne kadar seksi olduklarını göstermek için vücutlarını elleyip göğüs kıllarıyla oynar.
Kaçamak kaçamak bakıyorsa; 'Senden hoşlanıyorum' demek ister ama cümleler dökülemez.
-Karşındakinin gözünüzün içine bakmak "Ne harika biri olduğumu bir bilsen" anlamına gelir.
-Rahatlıkla yanınıza gelip, sizi beğendiğini söyleyenler de olabilir. Bunlar da işe yaramaz, yalnızca öyle konuşup kendilerini beğendirmek olur amaçları.
-Tanışalı iki dakika olmuş konuşurken dokunanlar olabilir. Beğenmediyseniz mesafe koyun. Yoksa, cevap verdiğinizi düşünerek yakınlaşmaya çalışır.
-Size bakarak, yanındaki kızlara biraz daha ilgi göstermeye başlayanlar var. Bunların hepsi "Görüyorsun ki onları mutlu ediyorum, seni daha çok mutlu edebilirim" anlamına gelir.
Gece hayatına takılanlar flört kurlarını bilirler. Bu kurlar sadece gecelik birliktelikler için yapılır. Bar ve klüplerde oluşan arkadaşlıklar hiç bir zaman uzun vadeli olmaz. Tabii ki istisnalar olabilir bunlarda gerçeğin içine alınmaz. Erkekler burada genelde burada derin bakışlarla kendini göstermeye çalışırlar. Ekonomik durumu iyi olanlarda para saçarak, bahşiş dağıtarak kendinden çok bulunduğu konumu belli ederler. Bazılarında becerileriyle karşısındakini etkilemeye çalışır bunlar, dans, oyun, güç gösterimi vs. hareketlerle belli ederler. Tabii ki daha öncede belirttiğimiz gibi bu kurlar sadece bir gecelik aşk veya birliktelik için yapılmaktadır..
---------------------------------------------------------------------------------------------------
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
ESMER |
|
|
|
|
|
 |
|
ÜZÜMLÜ |
|
|
|
|
|
|
dağından güneş aşıyor
üzümlü karakoluna mermi yağıyor
yaklaşan her canlıya mezar oluyor
neyini anlatayım üzümlü senin
bayrak tepe dedikleri askeriye değil
her tarafı terör yatağı
dalgalanıyor türkün bayrağı
neyini anlatayım üzümlü senin
kuzeyi ırak güneyi iran
her tarafı kokar barut kan
kurşunlar yağıyor burada
neyini anlatayım üzümlü senin
birgün duyulursa ölüm haberim
toprağa saçılır kanlı bedenin
ibret olsun benim kaderim
neyini anlatayım üzümlü senin
lanet okuyorum doğduğum güne
mutlu olmak hakkım olsa bile
ölüm soğuk ama kaçılmıyor
ne kadar pişman olursan ol diyor
neyini anlatayım üzümlü senin |
|
|
|
|
|
 |
|
BEDDUA |
|
|
|
|
|
|
Sana her gece dua ediyorum
Sevdiğim için değil,beter olasın diye
Allahımdan bir tek şey diliyorum bana çektirdiğin acıları sanada çektirsin diye,;
Geceleri göz yaşlarının yaş olarak değil kan olarak akmasını istiyorum
Benden gittiğine bir gün pişman olacaksın,
Çünkü benden çok seveni sen istesende asla bulamazsın
Pişman olacaksın aşk yolunda bir tek ben değil sende bir gül gibi solasın sende benim yandığım gibi yanasın sen de benim gibi her gece göz yaşı akıtasın
SENİN GİBİ KALP KIRINLAR BU DÜNYADA YAŞAMASIN KAYBOLSUN
Nefretlerim teker teker kaybolsun....
-----------------------------------
-----------------------------------
NEFRET
ayrıldık işte sevgilim seninle
herşeyi unutmak mümkünmü sence
hiç yoktan bu aşkı bitirdik diye
anılar pişmanlık getirmezmi bize
sen bir zalime ben bir zalime
düşmezmi kalbimiz binbir derlere
tertemiz aşkımıza kıydık diye
bundan sonra kader gülermi bize
anılar yolumuzu kezmezmi bizim
pişmanlık kapımızı çalmazmı bizim
bu aşkı siz nasıl yıktınız diye
hatıralar içimizi yakmazmı bizim
---------------------------------------
senden istediğim sadece sevgiydi.
sevdin ama belli etmedin.
oysa ki ben ilgi istedim
beni her görüşünde
sevgini hissettirmeni istedim
sen bunların hiç birii yapamadın.
bundan sonra hayatımdan ne sen varsın
nede kalbimdeki aşkın
ben seni çoktan unuttum
ama sen beni unutamayacaksın
istesende unutamayacaksın |
|
|
|
|
|
 |
|
AYRILIK |
|
|
|
|
|
|
Bir günün akşamüstüydü beni bırakıp gittiğin gün batımında sağanak
şekilde yağan yağmurun sesi beni rahatlatırken
senin söylediklerinde kulaklarımda yankılanıyordu... Herkes yağmurun
keyfini sürerken sen beni terk etmiştin
ne çaresiz ne yalnız kalmıştım değil mi?? Oysa ne çok sevmişim seni,
kendimi yalan sözlerle avuturken nasılda aşık olmuşum sana... Şimdi
yoksun yanımda, unuttun belki beni bugün ayrılığımızın ilk günü ama sen
ne kadar da çabuk sildin beni ben yine boynu
bükük kaldım, artık yalan sözler avutmuyor beni, inandıramıyorum
kendimi her günün akşamüstü, her güneşin battığı vakit tekrar
yaşıyorum seni... Yalnızlığın bu kadar zor olduğunu hiç tahmin
edememiştim... Terk edilmenin mi yoksa yalnız kalmanın mı acısı vardı
içimde?? Şimdi kim dinleyecek beni? Kim tutacak ellerimden?? Hayata
nasıl tekrar tutunacağım?? Şimdi düşünüyorum da ben seni
bu kadar çok düşünürken sen beni hatırlıyor musun hiç?? Sen benim
beynimi bu kadar meşgul ederken ben senin aklına
Geliyor muyum? Eğer ki bir gün, bir an aklına gelirsem sana
söylediklerimi hatırla... ''Ben senin yalnızlığını paylaşmak istiyorum,
yaslanmak istediğinde bi omuz olabilmek, sıcak bir el uzatabilmek
istiyorum...'' Sonra istersen sil beni aklından
ama sıcak bir ele hasret kaldığında, her yağmurlu günde, kendini
çaresiz hissettiğin her anda hatırla beni hatırla ve düşün
ben kaybettiğim sen içinde bu kadar çok şey kazanmışken sende
kaybettiğin şu koca aşka yan.!
Ama her şeye rağmen mutlu ol ve kimsenin seni üzmesine izin verme
eğer ki gittiğin yolda bir gün tek kalırsan arkanı dön ve bak
işte orada ben varım...
-----------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------
Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok.
Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum,
seninle konuşuyorum... Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım,
sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum... Cümlelerimi kısalttım,
kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda...
Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olamadım gurursuz
ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum,
imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor... Bir çocuk gibi
isteklerimi bastıramıyorum... Çalmayan telefonuma elim gidiyor,
sana halen bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum... Bende olan seni,
hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin
nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum...
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum!
Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı...
Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım
anılarım dışında... Isınabilmek için onlara sarılıyorum...
Anlamsız ve cevapsız sorular hıhzırca sırıtıyor, ben görmemeye
çalışıyorum... Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı...
Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini aç desem kapatacaksın
ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım
falıma... Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş
itiraf etti sonunda... Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil...
Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı,
kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini,
sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi,
dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de
hiç niyetin yoktu aslında... Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum...
Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi
ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş
gibi geliyor... Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi
bana...
Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde,
gecede, uykumda... Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi...
Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki?
Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana...
Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım... Ayak uyduramadım
yorgunluğuna... Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım...
Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın;
dokunuşlarında kendini bulan... Ama! En çok da imkânsızın oldum...
Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum... İnanamadığın, Yenemediğin,
üzerinden atlayamadığın korkuların oldum... Ağladığın, bağırdığın ya da
sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum...
Yüreğindeki kadın ben olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan
bir anı oldum... Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak
isterken
belki de hiçbir şeyin oldum... Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum?
Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim...
Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?
Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda sadece bir mevsim yaşanan
ama bir ömür gibi gelen aşk... Kalbime henüz söyleyemedim gittiğini,
öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum... Seni halen
benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum...
Gittin! Sevdamın yokluğuna alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların
sonunda olması acıtıyor içimi... Suskunluğun en büyük silahındı,
suskunluğunla vurdun beni asıl acı olan, canımı acıtan unutulmak...
Söylesene unutulmak kime yakışıyor?
Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor ...
Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak
sende daha güzel duruyor... Görüyorsun işte, aşk'a ve sana ihanet etmiyorum.
benim kırgınlığım aşk'a... Sen üstüne alındın...
|
|
|
|
|